20 Ocak 2013 Pazar

5 VAKİT İSTANBUL...

Bu sefer sadece bir mekanı yazmaktan ziyade maddi ve manevi beslenmeye yönelik tam gün programı tavsiye etmek istiyorum.Çok konsantre ve çok planlı olmanız gereken bir program ve şimdilik kış mevsimine uygun olanını yazıyorum.İnşallah yaz mevsimi içinde ayrı bir programı paylaşırız.

Programa çok erken bir saatte,Pazar sabahı Beyazıt Camisinde sabah namazı ile başlıyoruz.Ama burada ki program tilavet,sohbet,ilahiler eşliğinde 2 saate yakın sürdüğü için evvela Aksaray'a uğrayıp Paçacı Hasan Usta'da erbabının elinden çıkmış kelle paça ile güne Bismillah diyoruz.Paçacı Hasan sadece kuzu eti kullanır,sebze yemekleri dahi bol etlidir. Burası Diyarbakır yöresel yemeklerini aslına uygun ve gayet leziz ve temiz yapan bir mekan,özel olarak öğle servisine gelip çorba sonrası kaburga dolması,iç pilav,güveç ve tatlı olarak irmik tatlısı yemenizi öneririm.


 Kelle paçası fazla yağlı değildir ve içinizi baymaz...  










Aksaray'da kime sorsanız  burayı size gösterirler. Migros'un hemen arkasında kalır...








     
Paçacı Hasan Usta'da kelle paçamızı içip akabinde hemen Beyazıt Camisine geçiyoruz.Tutabiliyorsanız abdestinizi evde alın ve çorba sonrası ağzınıza karanfil atmayı unutmayın.!


Beyazıt Camisinde Pazar sabahları uzun ve dolu bir program var.Cemaatle beraber o manevi ortamı solumak günün ilk saatlerinde sıcak ve rahat yatağınızı bırakarak burada olmakta ayrı bir nasip meselesi...
Artık sadece Eyüp Sultan Camisi değil,Koca Mustafa Paşa'da ki Sümbül Efendi Camisi ile Beyazıt Camisi de sabah namazlarında İstanbul'un farklı semtlerinden gelen cemaatle dolup taşıyor maşallah.İşte burada da işin içerisine insan faktörü giriyor.Her iki camininde genç ve idealist İmamları bunun gerçekleşmesinde önemli pay sahipleri.Allah emeklerini zayi etmesin...



Pazar sabahlarını güzel ve özel kılan önemli bir nüans,mükellef bir sofrada uzun uzadıya,geniş geniş kahvaltı yapmaktır. Rumelihisarı'nda Kale ve Lokma bunun için iki iyi alternatif olabilir.İkisininde kahvaltısı gerek çeşitleri ve lezzetleri ile gerekse harika boğaz manzarası ile tercih edilebilir.Bu sefer ki seçimimizi Lokma'dan yana yapıyoruz.Çünkü kahvaltı ile beraber gazetelerimizi okumak,daha şık ve özenli bir ambiyans Lokma'da mümkün.Ama tabi ki maalesef ekonomik bir mekan değil.Dolayısı ile sakın kendinizi garsonlara teslim etmeyin ve yiyebileceğiniz kadar çeşidi menüden kendiniz yapın ki sonrasında kötü sürprizler ile karşılaşmayın.
Burada öğle namazına Süleymaniye Camisine yetişecek kadar kalıyoruz.!
 


Öğle namazını Süleymaniye'de yine cemaatle beraber eda ediyoruz.Süleymaniye,muhteşem Süleyman'ın,muazzam camisi.Estetik,mana ve ruhun zirvesi bir eser.400 yılda ne değişti de böylesi bir medeniyetten şimdi gecekondu zihniyete dönüştük diye düşünmeden edemiyor insan.Tabi ki caminin hamisi Kanuni ve yanında defnedilen aile efradına Fatihalarımızı gönderiyor ve onları hayırla yad ediyoruz.Buraya gelmişken Mimar Koca Sinan'a uğramadan gidilmez.Bu vazifemizi de İstanbul Müftülüğü Sütunlu kapısının hemen orada adeta Süleymaniye Külliyesinin altına atılmış bir imza gibi duran türbeyi ziyaret ederek ifa ediyoruz.



Daha sonra buraya yürüyüş mesafesinde bulunan Vefa'ya geçiyoruz.Evvela aynı sokak içerisinde karşılıklı olarak bulunan Vefa leblebicisine uğrayıp taze kavrulmuş sarı leblebilerimizi alıyoruz sonrada tam karşısında ki Vefa bozacısına geçiyoruz.Boza benimde sık sık aklıma gelen bir içecek değil.Ama burada ayrı tat veriyor.





Buradan,Fatih semtindeki At Pazarı'na geçiyoruz.Bu sokak önceleri oto tamircileri ile doluyken şimdilerde nargile ve normal kafelerin mekanı haline geldi.Ama bizim tercihimiz buranın en eskisi ve güzeli olan Eski Kafa'dan yana.Sahibi Mevlana İdris zaten bir şair ve mekana kendi dünyasını başarılı bir şekilde yansıtmış.Organik yiyecek ve içeceklerden dilediğinizi gönül rahatlığı ile seçebilirsiniz.Buranın mottosu:Ye,iç,düşün...Bizde bugünlük Rize'den özel olarak gelen ve közde yapılan mis gibi çayımızı tefekkür ve tevekkül ile yudumluyoruz..


İstikametimiz ikindi namazı için Fatih Camisi...Yine cemaatle namazımızı burada eda ediyoruz.Fatih Camii restorasyondan yeni çıktı.Maşallah başarılı ve aslına uygun bir çalışma olmuş.Namaz sonrası benim nazarımda Osmanlı Sultanlarından en büyüğü olan,Fatih Sultan Mehmed Han'ın türbesini de ziyaret ediyor ve Fatihalarımızı aziz ruhlarına hediye ediyoruz.

Namaz sonrası itfaiye karşısında cadde üzerinde bulunan çiğ köfteci Kavuk'ta buraya özgü olan etsiz ama harika çiğ köfteleri afiyetle yiyor ve hemen 50 metre aşağısında bulunan ve hep sıcak,taze tatlı yiyebileceğiniz Adana tatlıcısına uğruyoruz.Burada imalat gözünüzün önünde yapılır ve her zaman sırada bekleyen kuyruğun arkasında beklersiniz.Tatlı çeşitlerinden tadımlık alıyoruz.Zaten çiğ köftede,tatlıda oturacak yer olmadığı için ayak üstü aperatif olarak yiyoruz.

 

  


Akşam namazı için hızla İsmailağa semtinde,Balat'ın üst tarafında bulunan Yavuz Sultan Selim Camisine geçiyoruz.Bu camii tek kubbe gösterişsiz bir yapıya sahip ama ayrı bir azameti var.Özellikle silueti İstanbul'un en büyük tarihi miraslarından biri.Burada da namaz sonrası Yavuz Sultan Selim Han'ın türbesini ziyaret ederek dualarımızı yolluyoruz.




Her ne kadar aperatiflerle desteklesek de kahvaltı sonrası özellikle ana yemek yemediğimiz için açlık bastırmaya başladı.Bu iştahla kendimizi Fatih Akdeniz caddesinde ki Diver Karadeniz Mutfağına atıyoruz.Burada yöresel Karadeniz yemekleri,pideler,ızgaralar,balık her ne isterseniz en hasından ziyadesi ile var maşallah.Tavsiyem özel Diver tabağından yaptırın ve diğer arkadaşlarınızla beraber ortaya hepsinden az isteyin.Aman dikkat edin mide fesadına girmeyin.!



Bu güzel mekandan sonra artık günün son namazını eda etmek için Sultan Ahmet Camisine geçiyoruz.Ferah,iç açıcı,masmavi bir güzelliğe bezenmiş bu camide cemaatle yatsıyı kılarak günün finalini yapmak için Çemberlitaş ile Beyazıt arasında ki Çorlulu Ali Paşa Medresesine yol alıyoruz.Eskinin ilim mekanı şimdi kafa demlemek için nargile kafe olarak hizmet ediyor.Şehrin hatta memleketin en damar,en okkalı nargilelerini burada bulabilirsiniz.Bilhassa da medrese içinde ki Erenler Kafe'de,yani girişten sonra solda,dipte olan mekanda.Benim tercihim elmalı nargiledir.Yanında evvela orta Türk kahvesi,demli çay ve sonrasında elma çayı ile devam ederim.Bu tarihi mekanın aurası,nargileleri,içecekleri bir bütün olarak bambaşka ve finale yakışır bir kalitede.

Buranın kedileri dahi aheste:)

 

Ve nargile keyfi ile beraber geceyi sonlandırarak huzur ve huşu içerisinde,Allah'ımıza hamd ve şükrederek,İstanbul'da yaşadığımız için mutlu olarak,bu keyife vesile olanlara dua ederek evimizin yolunu tutuyoruz.Bu programın en mühim şartı size yoldaşlık edecek yarenlerinizi iyi seçmek ve saatlere titizlikle uymak.Gecenin sonunda tatlı bir yorgunluğunuz olsa da inanın yoğunlaştırılmış bu program size detoks etkisi yapacaktır.Gayret bizden,tevfik Allah'tan....

7 Ocak 2013 Pazartesi

ULUDAĞ KEBAPÇISI-CEMAL VE CEMİL USTA-BURSA

Burada İskender Kebabı yedikten sonra insan eğer gerçek İskender bu ise diğer yediklerim acaba neydi diye düşünmeden edemiyor.İskender aslında çok komplike bir lezzet.Döner eti,pişirilmesi,tereyağı,yoğurdu çok farklı bileşenlerle,ortaya aynı adı taşıyan ama aynı tatta olmayan ürünler çıkabiliyor.Uludağ Kebap,İskender'in feriştahını yapıyor ve bir efsane.Bunu da fazladan abandığı reklam bütçelerine veya kuru sözlere değil eşsiz lezzetine borçlu.Döner,dana ve kuzu karışımından etin kemiğe yakın ve sinirsiz yerlerinden özel olarak hazırlanıyor.Odun ateşinde önceden beklemeksizin siparişiniz üzerine hazırlanıyor.Tabi ki yoğurt ve tereyağı endüstriyel değil,doğal.Yinede sahipleri tereyağını keşke keçi sütünden yapabilsek diye hayıflanıyorlar.Salçası insanı boğmuyor,bir rayiha veriyor.Yanında içecek olarak üzüm şırasını tek geçin derim.Güzel şeylere ulaşmak öyle kolay değil.Sipariş sonrası beklemeyi göze alacaksınız.Ama bu esnada mekanı gezip,duvarda ki resimleri incelemek keyifli oluyor.Salçası insanı boğmuyor,çok hoş bir rayiha veriyor.Şimdi yeni yerleri açılmış olsa dahi ben eski garajın orada ki sokak arasında bulunan yerde yemenizi ve tarihe şahitlik etmenizi salık veririm.Fiyatlar pahalı değil,ederi kadar.Yani ucuz değil ama uygun.Şimdi Ankara ve İstanbul'a da şubeler açmışlar.Ben Kozyatağı'nda yedim ama maalesef esas tatlarını bulamadım.İnşallah Bursa'da bu özel mekanı programınıza ekleyin ve 1964'den beri bu işi yapan bu ustalara teşekkür edin.














KARADENİZ PİDE VE DÖNER-ASIM USTA

Burası İstanbul'da hakiki et döner yiyebileceğiniz ender mekanlardandır.Mesela döner konusunda Ankara çok daha şanslıdır.Çünkü Ankara'nın vasat dönercileri dahi genelde kesme et kullanırlar ve İstanbul'un benim diyen dönercisinden daha lezzetlidirler.İstanbul'da severek yediğim başka dönercilerde var.Mesela İstanbul'da iyi döner yapan Bayburt dönercileri vardır.Dönere "kes" derler.İnşallah fırsat buldukça onları da yazacağım.Asım Usta,Beşiktaş çarşı içerisinde kime sorsanız size gösterecekleri namlı bir mekandır.Sadece döner ve kendi pide ekmeklerini yaparlar.Döner tam olması gerektiği gibi yağlı ve et koku ve tadını alabileceğiniz kıvamda pişer.Yavan ve kuru değildir.Eti bir gün evvelden terbiye ederler.Ben dönere tandır lavaşını çok yakıştırdığım için porsiyon harici birde dürüm yerim:)11'de başlayan servis,16'ya kadar biter.Tabi bu arada 150 kg üzeri döner satılmış olur.Asım Usta kendisi dışarıda,döner tezgahı içeride,bizzat kendisi döneri keser.Biraz pahalıdır.Ama arz-talep meselesinden ve işin hakkını verdiğinden mazur görmek gerekir.Mekan ince,uzun ve dardır.Ama lezzet odaklılar için bunların önemi zaten yoktur.Zaten çarşıda maksat salt karın doyurmak veya oturup rahat yemek ise alternatif çok.Asım Usta ne kadar güler yüzlü ise personel o kadar gergin ve bezgindir ama o kadar kusur kadı kızında da bulunur:)










6 Ocak 2013 Pazar

KAYSERİ MUTFAĞINDAN SEÇMELER-BAĞ EVİMİZ


Kayseri,bozkır olabilir lakin mutfağı derya denizdir.Kahvaltıdan,öğle ve akşam yemeklerine."Zıbar yat" diye geçen gece yemeklerine kadar çok çeşitli lezzetleri vardır.Yine geceleri ev gezmelerinde yenen keyif yemeği vardır ki evlere şenlik adı: Arapaşı. Neyse onu inşallah başka zamana saklayalım bu seferlik 2012 yazında bağ evimizde Anamın ve Anneannemin (biz anine'deriz) yaptığı yöremizden seçmeleri iftiharla sunuyorum:)


ERCİYES'İN ETEKLERİNDE Kİ BAĞ EVİ

 GÜVEÇ

 SU BÖREĞİ 

 BAZLAMA ÇOBAN SALATA

YAĞLAMA

KARIN (İŞKEMBE) KÖZLEME

ODUN ATEŞİNDE SEMAVER
VE
SAC SOBA
DUT
KİRAZ


BABAM VE GÖZ NURU GARPUZLARI:)