14 Nisan 2013 Pazar

İKİ TATLI İSTANBUL YADİGARI:HAFIZ MUSTAFA VE HACI MUHİDDİN BEKİR



İstanbul,üç imparatorluğa başkentlik yapmış,Napolyon'un:"Dünya tek devlet olsa idi,başkenti İstanbul olurdu." dediği,Necip Fazıl'ın:"Güleni şöyle dursun,ağlayanı bile bahtiyar." diye şiirler yazdığı muhteşem ve muazzam bir şehir.İstanbul,Dersaadet,Asitane,Konstantinopolis...Bu kadim şehir,bir medeniyet beşiği ve zıtlıkların uyumu ile besleniyor.Bir imparatorluk varis ve bakiyesi olarak tabi ki çok zengin bir mutfak ve lezzet kültürü var.Bu yazımda bunlardan iki güzide numune vereceğim.İkisininde çok ortak özelliği var.İkisi de tarihi yarımada merkezli.İkisi de Osmanlı'dan miras.İkisi de tatlıcı.İkisi de Bahçekapı'dan karşılıklı komşu.İkisinide tecrübe etmek için bilhassa Yeni Cami yanındaki yukarıda resmini yayınladığım Bahçekapı'dan geçerek gidin.

HAFIZ MUSTAFA


Bunlarda ilki,Hafız Mustafa.Burası 1864 yılında kurulmuş.Akide şekeri ile işe başlamışlar.Hafız Mustafa işi babasından devraldıktan sonra çok daha ileri götürmüş.Daha o vakitlerde Avrupa'dan şekercilik ve tatlıcılık alanlarında 11 ödül almış.Sonradan hamur işi tatlılara da girmişler ve hatta kendisi poğaçanın mucidi olarak biliniyor.Günümüze kadar el değiştirerek de olsa maşallah gelebilmeyi başarmışlar.Şimdi Bahçekapı,Sirkeci,Sultanahmet ve Taksim'de ki şubeleri ile hizmete devam ediyorlar.Benim tercihim genellikle ilk çıkış noktaları olan Bahçekapıda ki köşebaşı,küçük dükkanlarıdır.Burada o tarihi havayı da soluma imkanınız olur.Ama üst kat basık olduğu için girişte vitrinin harika manzarası eşliğinde oturmanızı tavsiye ederim.Sütlü ve hamur tatlıları,şekerlemeler,lokumlar ile burası hakikaten bir lezzet mabedi.İllede şunu yiyin demek istemiyorum.Meşrep ve ağız tadınıza göre her ne isterseniz isteyin,önünüze gelen zaten en iyisi olacaktır inşallah.Siz müteakip kere uğrarsanız hepsini tek tek deneme imkanınız olacaktır.Bu arada bir İstanbul maşuku olarak beni mesut eden bir nüans da,logolarında bulunan Arapça yazıda İstanbul yazıyor olmasıdır ki bu dahi ayrıca takdire şayandır.











HACI BEKİR

Gelelim,Hacı Bekir veya tam adı ile Hacı Bekir Zade Ali Muhiddin'e. Onu ikinci sırada yazmamın esbab-ı mucibesi,assolistlerin son olarak çıkmasından mütevellittir.




HACI BEKİR
Hacı Bekir,Türkiye'nin yaşayan en eski firma ve markasıdır.1777 yılında hala devam ettikleri Bahçekapı'da kurulmuştur.Hacı Bekir lokum,badem ezmesi ve akide şekerlerinin mucididir.Muvaffakiyetleri ile padişahtan da taltif görmüş ve sarayın şekercibaşı olmuştur.Lokum'un ecnebilerce "Turkish Delight" olarak tabir edilmesi dahi 19. yy'da buradan aldığı lokumları memleketine götüren turist vesilesi ile olmuştur.Osmanlı zamanında Avrupa'da ve Amerika'da düzenlenen fuarlara ve Cumhuriyetin ilk yıllarında memleketimizi tanıtmak için düzenlenen yüzer sergiye iştirak ederek bir lezzet elçisi ve neferi olarak hizmet etmiştir.Bu misyona halada devam etmektedir.Yine aldığı madalyaları logo olarak kullanan ilk markadır.Kısacası Hacı Bekir lokum ve şekerleme literatürünü oluşturan,jenerik bir marka ve folklorik bir değerimizdir.Bize düşende böylesi kültürel varlıklarımıza sahip çıkmak ve yaşatmaktır.Aslı Louvre,reprodüksiyonu Topkapı sarayında bulunan ve zamanının yaşamı hakkında da bilgi veren,Malta asıllı ressamın yaptığı elinde ki terazi ile kadın müşterisine hizmet eden Hacı Bekir resmi firmanın köklerini tescillemektedir.Hacı Bekir,bugün Bahçekapı harici İstiklal caddesi,Kadıköy ve Bakırköy'de ki şubeleri ile maratona hamdolsun devam etmektedir.Hacı Bekir lokumları içerisinde hiç bir kimyasal madde kullanılmadan,tamamen doğal malzemeler ile kadim kurallara bağlı olarak yapılır.Lokumla beraber,badem ezmesi,akide şekerler,helvalar,drajeler,demirhindi şerbeti buranın alamet-i farikasıdır.Buranın lokumu Türk kahvesinin yanında bambaşkadır.Başta yabancı olmak üzere tüm misafirlere bizden olabilecek en iyi ikram ve hediyedir.Zaten farklı hediyelik paketleri ile bunun için size yardımcı olacaklardır.Ben İstanbul manzaralı kutuları tercih ediyorum ama ahşap olanı dahi var.Bu mekana,o taraflara her yolunuz düştüğünde bir müzeyi ziyaret eder gibi uğrayın ve merhum Hacı Bekir'e bir fatiha yollamayı unutmayın.Bunu fazlası ile hak ediyor.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder