31 Mart 2013 Pazar

TAZE&KURU:KURUTULMUŞ SEBZE VE MEYVE...








Taze Kuru ile ilk kez çok kıymetli bir büyüğümün denemem için hediyesi etmesi ile tanıştım.Sağlıklı ve doğal yaşam konusunda duyarlı olduğu için kendisi uzun zamandır hem evde kullanmaya,hem de hediye ve ikram söz konusu olduğunda,şekerleme ve çikolata yerine çok estetik hediye paketleri de olan bu lezzetli kurutulmuş meyveleri tercih etmeye başlamış.Eve getirdiğim metal kutu içerisindeki özenle ambalajlanmış meyve kurularının bir kısmını normal yedik ve kızlarım cips olanlarına bayıldı,bir kısmı ile de eşim komposto yaptı ve çok harika bir sonuç aldık.Biz de o günden sonra gerek yemeklerde kurutulmuş sebzelerini,gerekse atıştırmalık ve komposto olarak kurutulmuş meyvelerini afiyet ve sıhhat ile kullanmaya başladık.Özellikle meyvelerden yaptıkları cipsler çocukların çok sevdikleri bir tat ve inovatif bir ürün.Cips adı ile çocuklarımıza ne idüğü belirsiz ve sağlıksız bir beslenme alışkanlığı yaratan piyasa cipsleri yerine tamamı ile doğal,katkısız ve de leziz olan bu cipsleri yedirmeliyiz.Hatta 2 evlat sahibi bir ebeveyn olarak çok net ifade etmek isterim ki devletin sağlıklı nesil politikası için süt,fındık dağıttığı gibi bu meyve kurularını da dağıtarak erken yaşta bir bilinç ve kültür oluşturması veTaze&Kuru tekniği ile üretim yapan firmaları yaygınlaştırması lazım gelir.Bunu çocuklara bir kez yedirmeniz kafi sonrasında emin olun hep isteyeceklerdir.Benim favorim çilek cipsi ama elma ve kivi cipsleri de var.En şaşırtıcı kurulardan biri de karpuzdan yaptıkları.Çünkü bu meyvenin zaten % 90'ı sudan ibaret ama bu meyveyi dahi çok muntazam bir şekilde kurutmayı başarmışlar.Kurutulmuş meyve ve sebze aslında bizim mutfak kültürümüzde önemli yeri olan bir saklama metodu.Ama geleneksel olarak yazları açık alanda ve güneş altında yapıldığı için toz ve mikroba maruz kalması neticesinde beraberinde bazı yan etkilerinin olması da kuvvet ile muhtemel.Taze&Kuru'nun farklılığı ise kurutma işlemini patenti kendilerine ait olan bir teknolojik bir yöntem ile kapalı sistemlerde,hiç bir koruyucu madde ve şeker ilavesi olmaksızın üretmeleri.Ayrıca insan vücudunun uzun ve sağlıklı yaşamasını sağlayan ve gıdaların son kullanma tarihlerini de uzatan antioksidan özelliğe sahip olmaları ve kurutulmuş gıdalarda kuralına uygun üretilemediğinde oluşabilecek bir tür zehir barındırma riski olan aflatoksin maddesi içermemesi.Taze&Kuru şimdilik sadece internet üzerinden satış yapsa da yakın zamanda Ankara ve İstanbul'da açmayı planladığı satış mağazaları ile tüketiciye daha yakın hale gelecek.Herkese bu doğal,sağlıklı ve lezzetli ürünler ile tanışmalarını önem ile tavsiye ederim.İnternet satış web sitesi: http://shop.foodlovers.com.tr/








17 Mart 2013 Pazar

ABDULKAD!R KASTAMONU LOKANTASI



Abdulkadir Bey,ilk açıldığı yerin yanında şimdi sadece döner yapan ikinci bir yeri de hayata geçirmiş.
 Abdulkadir bir restorant değil bir lokanta.Kelimelerin manası ve kastı çok mühim ve burayı en iyi izah eden terim,bir geleneği yaşattığı ve "bizden" olduğu için restoran değil,lokanta.!Çünkü restoran bana soğuk ve itici,lokanta ise bir o kadar sıcak ve samimi geliyor.Abdulkadir,2010 yılından beri,Bakırköy'de İstanbul caddesinde faaliyet gösteren,genel anlamda Türk ve Osmanlı,özelde ise Kastamonu mutfağına sahip bir mekan.Çok eski mazileri olmasa da ,kısa sürede isimlerinden sıkça bahsettirmeyi başarmış durumdalar.Bilhassa Vedat Milor Usta,programları ve yazıları ile burayı çok rağbet gören bir yer haline getirdi. Tabi ki bunu lezzetleri ve hizmetleri ile kendileri de doğal olarak hak ediyorlar.Mekanın sahibi Abdulkadir İmamvekiloğlu,Kastamonu doğumlu,Anadolu insanının tüm güzel hasletlerini taşıyan bir beyefendi. Kendisi güler yüzlü,işini çok severek yaptığı her halinden belli olan,mütevazi bir kişilik.İlk gittiğimde,dönerinin İstanbul'da birinci sırada olmadığını söylediğimde,beni hiç tanımadığı halde,ikna etmek için yeniden döner ikram edip,ayrıca kendi elleri ile özel olarak tirit hazırlamıştı:)Aslen tekstil işi ile alakadar olurken gönlünü verdiği bu işe sonradan girmeyi becermiş bir müteşebbis.Kayseri Mutfağını hak ettiği başarıda temsil etmeyi kendime dava edindiğimden,bu anlamda benim için numune olan biri.İnşallah bir gün kendi mekanımız müşahhas hale gelince böyle güzel mekan ve sahiplerinden aldığımız feyzi,uygulayabilmek nasip olur. 

ODUN ATEŞİNDE DÖNER

ET YEMEKLERİ

GÜVEÇ YEMEKLERİ

BAKIR TENCEREDE ÇORBALAR

TİRİT TEZGAHI

PİLAVLAR VE PÜRE

SALATALAR

AÇIK TERAS

MEKAN HEP DOLU MAŞALLAH
 Ana mekana girince sağ tarafta uzun bir tezgah var.Bu tezgahta tüm yemekler,döner,salatalar,tirit malzemeleri ve tatlılar var.Burası çok iştah açıcı olmakla beraber,bol seçenek kafa karıştırıcı:)Ama buranın spesiyaliteleri döner,tirit,özel pideleri ve bir Kayseri'li olarak çok çok beğendiğim pastırma.Döner kesinlikle İstanbul'un ilk üçünde.Kuzu eti ile dana etinin ideal harmanı olarak yağlı.Kastamonu usulü kesim dahada lezzetli.Yancıları tandır lavaş,maydanozlu soğan söğüş,kendi yapımları olan,ekşiliği kıvamında açık ayran ve tandır lavaş ile tam bir ziyafet.Mübalağa etmiyorum aç karnına sadece dönerden rekora gidecek porsiyonda yiyebilirim.Helede ilk kez burada denediğim şekilde dönere kimyon çok hoş bir rayiha veriyor.Tirit özel Kastamonu simidi ile hazırlanıp,tereyağı,yoğurt ve kıyma ile servis ediliyor.Pastırma ise tamamen doğal olarak rüzgarı yiyerek açık alanda kurutulmuş. Çemeni de lezzetli.Son olarak ayva tatlısını yiyorum.İşte günün ve genel olarak buranın tek vasatı tatlı. Abdulkadir'in zayıf noktası tatlılar.Çünkü daha evvel yediğim sütlaç da,pek aman aman değildi.Bu konuda biraz daha çalışıp özellikle bir standart tutturmaları elzem.Ama inşallah Abdulkadir Bey bununda üstesinden gelecektir.Fiyatlar konusunda çok ekonomik olmasa da cep yakmayan bir yer burası.Bakırköy ve çevresine yolunuz düşmese de,buraya özel bir program yapın ve bu güzel lezzetlerden kendinizi mahrum bırakmayın.Zaten siftahtan sonrası kendinden gelip her seferinde başka bir lezzeti denemek isteyeceksiniz.

DÖNERİN GARNİTÜRLERİ

TANDIR LAVAŞ

AÇIK YAYIK AYRANI

DÖNER

TİRİT

PASTIRMA

KAYMAKLI AYVA TATLISI


7 Mart 2013 Perşembe

SAHAN-ATAŞEHİR VEGA








Sahan Restaurant,1970 yılından beri İstanbul,Anadolu yakasında daha faal olan ve bugün zincir haline gelmiş firma.Sahibi bir Gaziantep'li ve doğal olarak mutfağın ana teması da Gaziantep.Türkiye'de her anlamda,gerek tencere yemekleri,gerek kebapları,gerekse tatlıları ve kahvaltısı ile Gaziantep benim en çok beğendiğim mutfaklar arasında yer alır.Burası da uzun zamandır namını hep duyduğum ama habitatım Avrupa yakası olduğu için şimdiye dek henüz tecrübe etmediğim bir mekandı. Sahan'ın Ataşehir'de,çok merkezi ve kıymetli bir lokasyonda bulunan ve zevkle döşenmiş müstakil  şubesinde bir öğle yemeği yeme ve tanışma imkanımız oldu.
Sahan'ı 1984 yılında devralan şimdi ki sahibi Tahir Tekin Öztan,yöresinin mutfağını temsil etmek ve bu mutfağı hakkı ile tanıtmak için çalışan,gayret eden samimi bir insan.Lakin zincir haline gelip işler büyünce yaşanan bozulmalar anladığım kadar,maalesef buraya da sirayet etmiş.Aslında daha iddiasız başka yerlerde yesem beğeneceğim lezzetler,Sahan adına ve vaad ettiği kaliteye yaraşmayacak düzeydeydi.Beklentim yüksek olduğu için yediklerim bana çok vasat geldi ve büyük sükut-u hayale uğradım.Yemeklerde genel bir lezzetsizlik,bir seri üretim tadı vardı.Etler yağsız ve kuruydu.Salata kış günü olmasına rağmen soğuk ve beklemiş bir haldeydi.Günün tek iyisi havuç dilimi baklava ve dondurma idi.Ama inşallah ya ben,ya da onlar kötü bir gününde olduğu için bu buluşma hüsran ile geçmiştir ve Sahan adına yakışır tatlar ile hizmet vermeye devam eder.



 











3 Mart 2013 Pazar

AYDIN TAVA CİĞER-EDİRNE




Aydın tava ciğer salonu,Edirne'de,Kervansaray ile PTT arasında kalıyor.Zaten merkezde kime sorsanız size tarif eder.Mekanı küçük ama lezzeti büyük bir yer burası.Ciğer işine sonradan girmiş ler,ilk ustalardan değiller.Ama boynuz kulağı geçmiş doğrusu.Buranın ana yemeği,adını aldığı ciğer.Ciğeri,Edirne usulü kızgın yağda kızartarak yapıyorlar.Mahareti,iyi dana ciğeri kullanılması ve onun ustalıkla,ince yapraklar halinde doğranmış olmasında.Edirne'de,ilk burada uygulanmaya başlayan bol garnitür ile servis yapıyorlar.Biz Türkler gerçi ikramın her türlüsünü severiz ama yemeğin yanında garnitür ikramını da ayrıca çok seviyoruz bu kesin:)Kızartılmış kuru acı biber,kızartılmış yeşil biber,sivri acı biber turşusu,acı turşu ezme,söğüş domates ve kuru soğan, ciğer ve köftelerimizin iştirakçileri.Hep savunduğum bir konu var.Oda böyle iddialı yerlerin kendi özel açık ayranları olmalı.Tabi bu zahmetli ve riskli bir iş ama helede ayranın baş içecek olduğu böylesi mekanların bunu es geçmemesi lazım.Ciğer kuru değil,bol kepçe konulmuş.İstanbul'da olsa bundan iki buçuk porsiyon yaparlardı:)Garnitür bitince siz söylemeden takviye yapıyorlar.Personel yöre insanının sıcaklığımı ve samimiyetini çok iyi yansıtıyor.Çocuklara küçük hediyeler,hemen hem de dışarıdan çay ikramı,üzerine basılınca kendiliğinden açılan kolonyalı mendilleri ile farklılık yaratıyorlar.Başka hiç bir yerde şubeleri yok.Edirne ve başka yerlerde isimlerini kullanan hırsızlara karşı hukuk mücadelesi başlatmışlar.Kolaylıklar diliyoruz.Son olarak bu serhat şehrine özel bir program yaparak hem  ecdat yadigarlarını görün,Meriç'in kenarında dolaşın ve hem de bu eşsiz lezzet ile yerinde tanışın.Mekanın ellerine,yüreklerine sağlık.Allah muvaffak ve işlerini bereketli eylesin...











TRAKYUM ET LOKANTASI-ÇERKEZKÖY



Trakyum Et Lokantası,Çerkezköy'de,Çorlu yolu üzerinde,müstakil ve bir hayli büyük bir mekan.İstanbul-Büyükçekmece'de bulunan Dürüm Et Lokantası ile kardeş kuruluş.Sahipleri olan,Çiftçi ailesi tarafından 2. şube olarak açılmış.İç ve dış mekanlar kalabalık gruplar,toplantılar,organizasyonlar için uygun genişlikte.Ama bizi esas ilgilendiren tabi ki lezzet avcısı olarak yemeklerinin lezizliği.Mezeleri vasat olsa da öyle ustalıkla et seçimi yapılmış ki et yemeklerinin güzel olmaması neredeyse imkansız.Kuzu etleri kokmuyor ve yumuşacık adeta lokum gibi.Pişirilme vakitleri ve ateşin harrı tam kıvamında yapılmış,etler ne çiğ,ne de yanık ve kuru.Sadece tandır diğerlerine oran ile aynı başarı grafiğini yakalayamamıştı.Ama oda zaten tandırın piştikten sonra bekleyebilen bir yemek olmasından kaynaklanıyor.Önceden pişirildiği için uzun zaman bekleyip,bir de üzerine ısıtarak getirilince etin doğal dokusu ve tadı bozuluyor.Burada da maalesef yine aynısı olmuştu.Eminim uygun zamanda yeme imkanımız olabilseydi fikrim müspet olacaktı.Çünkü bu etlerden başarısız netice almak büyük beceriksizlik ister.Fındık lahmacun,içli köfte ve çiğ köfte içinde vasat hatta altı olan çiğ köfteydi.Lahmacun ve içli köfte ise yine lezzetli kuzu etleri ile şahaneydiler.Burada yediğim külbastı ve pirzola kalitesi kesinlikle İstanbul'da yok.Buranın kasabını mutlaka bulmak lazım:)Çorlu,Çerkezköy taraflarında mukim veya bölgeye aşina iseniz zaten burayı biliyorsunuzdur.Ama buralara hiç yolu düşmeyenlerdenseniz dahi bahar veya yaz ayında,bir hafta sonu bilhassa buraya gelin ve ete doyun.Burası alkollü bir mekan ve hep söylediğim gibi alkollü ve birazda meşhur olan yerler ile aynı fiyat politikasına sahip.